Tenisin tanımıyla alakalı burada uzun uzun yok dikdörtgen bir sahada kendisine özgün yuvarlak raketi ve topu diye kopyala yapıştır lüzumsuz cümleler ve bilgilerle sizi sıkıp vaktinizi çalmayacağım. Kısaca tarif etmek isteyecek olursak tenis;
Futbolda olduğu gibi yine İngilizlerin icad ettiği, kurallarını koyduğu bir oyundur tenis. Tarihteki bilinen ilk tenisçi de Wingfield diye bir İngiliz subayıymıs. Teniste sayılar 15-30-40 diye gider ve sonraki sayı game(oyun) olur. 40-40 (deuce) durumunda ise iki farklı üstünlük sağlanması gerekmektedir. Eskiden, yani ilk tenis maçlarında kurallar daha tam oturmadığı için topun yerde istediği kadar zıplamasına müsaade ediliyormuş. Bu 40-40 durumu ve eşitliğin bozulması ile alakalı en güzel örneği 2010 senesindeki 70-68 biten Isner ve Mahut maçı örnek verilebilir. Tenis maksimum dört kişiyle oynanabilen bir spordur. Arada bir file olduğu için sakatlanma riski çok çok düşüktür.
Yine en çok merak edilenlerden biri olan Neden sayılar 15-30-40 diye gidiyor? neden 45 değil 🙂 bu sorunun cevabı çok basit. İnternette bir çok sitede kopyala yapıştır araklamacı ikinci el bilgilerle hep aynı sallama hikaye yazılmış. Ben size doğrusunu açıklayayım; Tenis, ilk zamanlarında kural bakımından baya bir sıkıntılı süreç geçirmiş. Toplar istediğiniz kadar zıplayabiliyormuş. out falan yokmuş. Daha sonra servis gelişim göstermiş ve ilk servis geri çizginin hemen arkasından atılmaktaymış, sayı kazanıldığı taktirde 15 ayak ileri gidilerek ikinci servis atılmaktaymış. Yine bunun gibi üçüncü servis de 15 ayak ileri gidilerek atılmaktaymış ancak dördüncü servis için gidilmesi gereken 15 ayak mesafesi gereğinden fazla olduğundan bu mesafe 10 ayak olarak belirlenmiş. Beraberlik durumunda atılan servisi kazanan oyuncu da filenin önüne kadar giderek avantajı elde ediyormuş. Sonrasında tabii zamanla bu kurallar hep rötüşlenmiş rötüşlenmiş ve günümüzdeki bu puan sistemi oluşmuş…
[post_view] kere görüntülenmiş